dr. pozitif
daha sağlıklı • daha ince
daha genç • daha mutlu
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
Kalıtım, D vitamininin tesirini kayda değer ölçüde saptırabilir!
Kalıtım, D vitamininin tesirini kayda değer ölçüde saptırabilir!
Dr Ömer Dönderici
04.04.2015

Kalıtımın bedenimizin her türlü işlevini etkileyebildiğini; kimi hastalıklara yatkınlık sağlarken, kimilerine direncimizi artırdığını biliyoruz. İnsan genomunun %3 kadarının, iki bini aşkın genle D vitaminiyle ilişkili olduğu gerçeğini hatırlarsak, D vitaminiyle ilişkilendirilen hastalıklarda kalıtımın ciddi payının olabileceğini kestirebiliriz. Gerçekten de son yıllarda bu konuda çok sayıda yayın yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.

Kalıtımın yansımalarından birini, önceki bölümde konuşmuştuk: İrsiyetin etkisiyle kilolu kişilerde kanda D vitamini düşük saptanıyordu.

Avrupa ve Amerika kıtasındaki 15 çalışma grubundan toplam 33.996 kişide yapılan bir çalışma, kan D vitamini (25HVD) düzeyinin çevre koşulları (güneşe maruziyet ve diyet) kadar, kalıtım tarafından belirlendiğini gösterdi. Bu kişiler belirli genetik kodlara sahip olma derecesine göre sıralanıp dörtte birlik (çeyrek) dilimlere ayrıldığında, kanda D vitamini (25HVD) seviyesinin,

  • 20 ng/mL’nin altında (düşük) saptanması ihtimali, ilk çeyreğe göre, 2. çeyrekte %10, 3. çeyrekte %38, 4. çeyrekte %92;
  • 30 ng/mL’nin altında (düşük) saptanması ihtimali, ilk çeyreğe göre, 2. çeyrekte %29, 3. çeyrekte %56, 4. çeyrekte %147 daha fazla bulundu (Bakınız grafik).

D vitamini kan seviyesine kalıtımın etkisi

Demek oluyor ki, başka koşullar aynı da olsa- olumsuz genetiğe sahip olmak, kanda D vitamini yetersizliği ihtimalini 2-2,5 kata kadar artırabilmektedir.

Bunun tam tersine, “filagrin gen mutasyonu” olarak bilinen bir başka kalıtsal sorun, kan D vitamini (25HVD) seviyesinin %10 daha yüksek saptanmasına neden olmaktadır.

***

Güneş yardımıyla ürettiğimiz ya da ağızdan aldığımız D vitamininin, her zaman beklendiği etkileri yaratmayışı; kişiden kişiye farklı tepkilerin ortaya çıkışının tek nedeni kalıtım yüzünden kan D vitamini (25HVD) seviyesinde ortaya çıkan değişiklikler değildir.

Kalıtım başka yollardan da sürece müdahale eder. “Üretim ya da yutulmasından, etki ettiği hücrelere kadarki D vitamini süreci” bölümünde, D vitamini öncülerinin derimizde üretimi ya da bağırsaklarımızdan emilmesinden başlayarak, tesirini gösterdiği onlarca farklı dokunun hücrelerinde talimat kopyalarının çıkarılıp bunların eyleme dökülmesine, hatta işi biten D vitamininin etkisizleştirilmesine kadarki uzun sürecin her bir aşaması kalıtımın buyruklarına (talimatlarına) göre yönetilir.

D vitamininin tesirini etkileyebilecek tüm başka koşullar aynı bile olsa, sırf kalıtımdan kaynaklanan farklılıklar, kan D vitamin seviyesinin farklı olmasına ve/veya D vitamininin vücuttaki etkilerinde farklılıklar ortaya çıkmasına neden olabilir.
Bu talimatlardaki kodlama farklılıkları (polimorfizm, mutasyon), sürecin ilgili aşamasında olumlu ya da olumsuz sapmalara neden olur. Süreç aşamalarının her hangi bir (veya birden fazla) yerindeki sapmaların nihaî sonucu, beklenen etkinin D vitamini için baştan öngörüldüğü gibi olmamasıyla sonuçlanır. Bu beklenen etkinin çok altında kalma (etkisizleşme) şeklinde olabildiği gibi, tam tersine, beklenenin üstünde tesir gibi de karşımıza çıkabilir.

Talimat değişikliği, D vitamin sürecinin karaciğerde 25HVD oluşumundan sonraki bir safhasını ilgilendiriyorsa, kan D vitamini (25HVD) düzeyinde değişiklik olmaksızın D vitamininin tesiri değişecek demektir. Zaten, araştırmalar, kodlama değişikliklerinin (Fok1, Bsm1, Taq1, Apa1 ve Cdx2) çok büyük bir bölümünün, aktif D vitamininin, etkilediği hücrelerin D vitamini almaçlarına (D vitamin reseptörlerine, VDR’e) bağlanması sırasında ortaya çıktığını gösteriyor. Son yıllarda bu konuda yapılan pek çok çalışma var.

Meraklıları için yalnızca birkaçını paylaşacağım (Bakınız: Genetiğin D vitamininin kan seviyesine ve D vitamini reseptörlerindeki genetik farklılıkların D vitamini etkilerine yansımasına ilişkin çalışmalardan örnekler).

***

Sonuçta, soyumuzdan cilt rengimize, güneşte kalmamızdan gıda veya takviye olarak aldığımız D vitaminine kadar her şey aynı bile olsa, sırf kalıtım farkımız yüzünden kan D vitamin düzeyimiz farklı olabilecek ve/veya D vitamininin vücudumuzdaki etkilerinde anlamlı sapmalar görülebilecektir.

Belki genetik ilerlemeler, D vitamininin kimlerde nasıl etki göstereceğini sergileme ve buna göre tedavi planlaması ve risk yönetimi imkânı verecektir. Buna o kadar da uzak olmadığımızı söyleyebiliriz.

diyet çiceği

Bu yazıyı okuduğunuza göre belki bunlar da ilginizi çeker:

| yukarı |
 Kapat   X  dr. pozitif'e kaydolun- gökkuşağı

dr. pozitif'e ücretsiz kaydolun. Daha sağlıklı, daha ince, daha genç, daha mutlu olma yolunda gelişmeleri, yenilikleri size haber verelim.



Veya aşağıdaki formu doldurup Kaydet düğmesine basın
Adınız:
Soyadınız:
E-Postanız:
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
stres
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder