dr. pozitif
daha sağlıklı • daha ince
daha genç • daha mutlu
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
haberler
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder
Dukan diyetinin eksileri
Dukan diyetinin eksileri
Dr Ömer Dönderici
13.06.2015
    • Düşük karbonhidrat, yüksek protein diyetleri, pek çok moda diyetin temelini oluşturmuştur. Düşük karbonhidrat diyetleri elli yıldan daha uzun zamandan beri gündemdedir. Bu diyetlerin babası Dr. Atkins’tir. Daha sonra Protein Powder, Sugar Busters, Stillman, Kwasniewski, Zone, South Beach gibi farklı adlar ve ufak değişikliklerle karşımıza çıktılar. Dukan diyeti, bu zincirin son halkalarından biridir.  Bu açıdan, Dukan diyeti, özgün bir diyet olmayıp, düşük karbonhidrat, yüksek protein diyetlerinin bir modifikasyonudur. Dolayısıyla, benzerleri pek çok farklı adla denenmiş ve çok ta başarılı olamamıştır.  
    • Dukan diyetinin en nadide kısmı, saf protein tüketilen “atak aşaması”dır. Birkaç günde 3-4 kg verdirdiği, üstelik çok açlık duyurmadığı için çok motive edici olduğunu konuşmuştuk. Ne var ki, bu “maraz” bir kilo kaybıdır (Bakınız: Karbonhidratı çok kısmak kesin zayıflatır ama…, Yalnız kalori hesabına dayalı sağlıksız diyetler): 
      • Başta beyin olmak üzere bazı vücut yapıları yakıt olarak şekeri yani glikozu kullanır. Belli bir şiddeti aşan koşu gibi hareketler sırasında da oksijen yağı yakmaya yetmediğinde de şeker kullanılmaktadır. Yani şeker “avantajlı” yakıttır. Fakat yağa göre daha az kalori verdiği, çok daha fazla su tuttuğu, sonuçta aynı miktar enerji için yağdan 5 kat daha büyük kütle gerektirdiği için vücudumuzda sadece bir gün kadar yetebilecek karbonhidrat depolanır.  Dukan diyetinin ilk iki safhasında olduğu gibi, yeterince karbonhidrat almadığımızda, beyin gibi hayatî organların şeker ihtiyacı için çeşitli yollara başvurulur:
        • İlk başvurulan tedbir, kas ve karaciğerde depolanmış 500 gram kadar glikojenin harcanmasıdır. Glikojenin parçalanmasıyla buna bağlı 1-2 litre su idrarla kaybedilir. 
        • Kas ve karaciğer depo şekerinin harcanmasından sonra, şeker ihtiyacı için en büyük kaynaklardan biri proteinlerdir. Proteinin yapı taşı olan aminoasitlerden şeker üretilir. Bunun için özellikle kas proteinleri kullanılır ve kas yıkıma uğrar. Tabii ki yine, kasın beşte dördü kadarı su olduğundan yıkılan kaslarla birlikte bu su da kaybedilir. 
        • Vücudun şeker ihtiyacı için başvurduğu kaynaklardan biri de yağdır. Trigliserit şeklinde depolanan yağın %6 kadarı kadar şekerdir. Ama daha önemlisi, trigliseritten ayrılan %94’lük yağ asidi kısmının, o anda enerjiye dönüştürülmeyen bölümü karaciğerde “keton cisimlerine” çevrilir. Bu dönüşüm kendini, diyet yapanın nefesinin asetona benzer şekilde kokmasıyla belli eder. Beyin, şeker olmadığında, bunları da yakıt olarak kullanabilmektedir. Keton cisimleri kiloyu iki şekilde etkiler. Biri, yol açtıkları iştahsızlık ve bulantı hissiyle iştahı kapamalarıdır. Diğeri ise, fazla ketonun böbreklerden idrara taşması ve yanında suyu da götürmesi yani su kaybıdır. 
        • Sonuçta, Dukan diyetinin başlarında, Dukan’ın deyişiyle “buldozer gibi” hızla kilo verirsiniz. Ama ne yazık ki, verilen kiloların çoğu glikojen şeklindeki şeker deposu, eriyen kaslar ve hem bunların tuttuğu, hem de keton cisimlerinin idrarla sürüklediği sudur. Yani, kilo kaybının asıl hedefi olan yağ kaybı özellikle diyetin başlarında pek azdır. Şeker eksikliğinin tetiklediği kilo kaybının kötü yanı ise, “ödünç kayıp” olması, biraz normale yakın beslenmeye başlayınca, kolayca telafi edilmeleridir. 
        • Ketoz, asidoz gelişmediği sürece çok büyük zarar vermiyor gibi görünmektedir. Ancak gut hastalığını kışkırtabildiği ve gebelerde bebeğe zarar verebildiği iddia edilmiştir. 
        • Gereğinden fazla alınan proteinin, tıpkı diğer yakıtlar gibi yağa dönüştürüldüğünü de unutmamak gerekiyor! 
    • Günde kabaca vücut ağırlığının her kilosu için 1 gramı aşan fazla protein alımının bazı muhtemel riskleri vardır:
      • Proteinden zengin ürünler genelde doymuş yağlardan da zengindir. Doymuş yağlar damar sertliğini artırdığından, aşırı protein alımının kalp ve damar hastalığı riskini artırması mümkündür. 
      • Proteinler vücutta asit yükünü artırırlar. Bu, idrarla kalsiyum atılmasını hızlandırır. Bunun da iki olumsuz sonucu vardır: Böbrek taşı oluşumu ve kemik erimesi yani osteoporoz riskinde artış
      • Aşırı proteinin böbrek işlevlerini bozduğu iddia edildiyse de, -sağlıklı kişilerde- buna ilişkin sağlam kanıtlar yoktur. Karaciğer veya böbrek yetmezliğinde sorun oluşturabilir. 
Ciddi karbonhidrat kısıtlamasıyla verilen kiloların pek azı yağdır ve ödünç kayıplardır. Proteinin aşırı tüketimi kolesterol yükselmesi, böbrek taşı, kemik erimesi riski taşır.
  • Sistemlerini çeşitli besinlerin makul miktarına uyarlamış bedenin, saf protein veya protein+sebze gibi tek tip beslenmeye geçtiğinde bocalayıp kilo verdiğini konuşmuştuk. Ama vücudun bu şaşkınlığı uzun sürmez. Yeni duruma göre, sistemlerini uyarlar ve diyet yapana yardım eden bu “avantaj” zamanla ortadan kalkar. 
  • Atak döneminin çoğu yağdan kaynaklanmayan abartılı kilo kaybının, -o dönemde- uygulayıcılarının motivasyonunu artırmakla birlikte, daha sonraki “ödünç kaybın” telafisinin, “haksız” özgüven kaybına yol açabileceğini düşünüyorum. 
  • Dukan diyeti, olağan yaşantıdan keskin bir U dönüşüyle başlayıp, aşamalı bir biçimde olağan beslenmeye geri dönmeyi içeriyor gibi görünmektedir. Yalnız protein ve protein+sebze tüketilen ilk iki evrede, -vücudun şaşkınlığının getirdiği verimsizlikten öte- yağ ve –çoğu- karbonhidratın tüketilmeyişi nedeniyle muhtemel bir kalori açığı beklenir. Ama daha ciddi bir miktar kısıtlamasına gidilmeden gıdanın çeşitlendirildiği sonraki iki evrede verilen kiloların nasıl korunabileceğini kavrayabilmiş değilim. Özellikle son dönemin 20 dakika yürüyüş, üç çorba kaşığı yulaf ve Perşembe diyetleriyle verilenleri koruma çabası bana inandırıcı gelmedi.
  • Kilonun önemli bir sağlık sorunu olduğuna kuşku yok. Ama her kilo kaybının sağlıklı olduğunu söylemek de mümkün değil. Günümüz insanının vücut tasarımı, yüzbinlerce yıl önceki kadim atalarımızın ne bulduysa yedikleri, besin çeşitliliğine göre oluşturulmuş. Zaten, kilo (ve pek çok sağlık) sorununun belki de en önemli nedeni, geçmişten getirdiğimiz vücut tasarımımızla günümüz modern yaşamı arasındaki çok yönlü uyumsuzluktur. Dukan diyetinin daraltılmış besin yelpazesinin de söz konusu tasarıma uygun olmadığı kanaatindeyim. 
Sonuç olarak, Dukan diyetinin de, arkasında, uygulayıcılarının atak dönemindeki “çarpıcı” zayıflama deneyiminin heyecanını bırakarak diyetler tarihindeki yerini alması muhtemeldir. 
 
| yukarı |
 Kapat   X  dr. pozitif'e kaydolun- gökkuşağı

dr. pozitif'e ücretsiz kaydolun. Daha sağlıklı, daha ince, daha genç, daha mutlu olma yolunda gelişmeleri, yenilikleri size haber verelim.



Veya aşağıdaki formu doldurup Kaydet düğmesine basın
Adınız:
Soyadınız:
E-Postanız:
ana sayfa
biz kimiz?
zayıflayalım
besinler
hareketlenelim
sigarasız hayat
hastalanmayalım
gerçekten mi?
stres
sağlık‑ölçer
gülelim
fat burning calculator
___________________________
ücretsiz abone olun
bu sayfayı arkadaşıma gönder